Blog

Mekke-i Mükerreme’de Bulunan Ziyaret Yerleri

Mekke-i Mükerreme, dinimiz İslam için en manevi ve kutsal şehirlerin arasında yer almaktadır. Peygamber efendimizin (s.a.v.) dünyayı şereflendirdikleri şehir olan Mekke, dinimiz İslam’ın da ilk yayılmaya başladığı yerdir. Peygamber Efendimizden, dinimizden ve sahabe-i kiram efendilerimizden birçok hatıranın, mübarek mekânın ve hadiselerin yaşandığı yerler bulunmaktadır. Bu yazımızda, Mekke-i Mükerreme’de bulunan bu kutsal mekânlar hakkında bilgiler verilecektir.

PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN (S.A.V.) DOĞDUĞU EV

18 Bin Âleme rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) miladi 571 yılı Nisan ayının 20’sine isabet eden Rabîu-l Evvel ayının 12’nci Pazartesi gecesi Mekke’de şu an kütüphane olan evde dünyayı şereflendirdi. Peygamber Efendimiz’in büyük dedesi Hâşim b. Abdümenâf’a ait olan ev, günümüzde Ebû Talip mahallesinde yer almaktadır. Bu mübarek ev, Hâşim b. Abdümenâf’ın vefatı ile oğlu Abdülmuttalib’e miras kalmış, Abdülmuttalib’in mallarını çocukları arasında taksim etmesi esnasında oğlu Abdullah’a düşmüş, oradan da Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v) intikal etmiştir.

MESCİD-İ HARAM

Kâbe-i Muazzama’nın etrafını kubbelerle saran ve ortası açık olan büyük mescide verilen isimdir. Mescid-i Haram’a; Harem-i Şerîf, Mescid-i Şerîf, Beyt-i Haram veya Kutsal Mescit isimleri de verilmektedir. Mescid-i Haram’ın biz Müslümanlar için önemi, ilk inşa edilen mescit olma niteliği taşımasıdır. Mescid-i Haram’ın ortasında; Kâbe, zemzem-i şerif kuyusu, Makam-ı İbrahim ve Hac ve Umrede tavafın yapıldığı alan yer almaktadır.

Bu mübarek mescide ve bulunduğu alana “Haram” denilmesinin sebebi, oraya tazim ve hürmet gösterilmesi gerektiği içindir. Bu yüzden orada; kan dökmek, avlanmak, ağaç kesmek gibi cana kıyma olaylarının tamamı yasaklanmıştır. Kuran-ı Kerim’de ve Hadis-i Şeriflerde de bu konuda birçok açık ifadeler bulunmaktadır. Hz Allah Maide suresinin 5. Ayet-i Kerime’sinde şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’ın işaretlerine, haram aya, boyunları bağsız ve bağlı kurbanlıklara, rablerinin lütuf ve rızasını dileyerek Beytülharâm’a yönelmiş kimselere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıkınca avlanabilirsiniz. Mescid-i Harâm’a girmenizi engellediler diye bir topluma karşı duyduğunuz kin, sakın aşırı gitmenize sebep olmasın. İyilik ve takvâ hususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın. Allah’tan korkun, çünkü Allah’ın cezası çetindir.”

NURDAĞI VE HİRA MAĞARASI

Bir diğer ismi ile “Cebel-i Nur” Mekke-i Mükerreme’nin kuzey doğusunda yer alan bir başka mukaddes yerdir. Peygamber Efendimize ilk vahiy bu dağda bulunan Hira Mağarası’nda gelmiştir. Nur Dağı, Mescid-i Haram’a yaklaşık 5 km. mesafede bulunmaktadır. Nurdağı olarak anılmasındaki hikmet ve mânâ ise, insanlığı aydınlatan Kuran’ı Kerim’in ilk ayetlerinin, Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa’ya (s.a.v.) burada indirilmeye başlanmasıdır.  Cebrail As. Bu mağarada, Peygamberimize aslî suretinde görünmüş; “Ya Muhammed! Ben Cebrail’im, sen de Allah’ü Teâlâ’nın peygamberisin” dedikten sonra Alak suresinin ilk beş ayetinden oluşan ilk vahyi bildirmiştir. Böylece Rasulüllah Efendimiz (s.a.v.) Peygamberlik vazifesi burada verilmiş oldu. Nur dağında susuzluk sebebi ile ot ve ağaç yok gibidir. Sadece çok az miktarda dikenli çalılar görülür. Mağara bugün de mevcut olup, hac ve umre yapanların ziyaret ettiği mübarek mekânlar arasında yer almaktadır.

CENNET-ÜL MUALLÂ

Burası, Haerm-i Şerif’in yaklaşık 2 km yakınında bulunan bir kabristanlıktır. Cahiliye dönemi olarak adlandırılan zamandan beri bulunduğu bilinmektedir. Günümüzde Mekke Mezarlığı olarak da adlandırılmaktadır. Peygamber Efendimiz, vaktinde burayı işaret ederek “Bu kabristan ne güzeldir” buyurmuştur.

Burada müminlerin annesi, Peygamberimiz’e ilk iman eden, en büyük maddi ve manevi destekçisi olan, peygamberimizin yedi çocuğundan altısının validesi olan Hazreti Haticetü’l Kübra (r. Anhâ)’nın mübarek kabri, sahabe-i kiram, tabiin ve salihinden birçok kimselerin kabirleri vardır. Abdullah İbn-i Zübeyr (r.abhüma), Hz. Ebu Bekr’in büyük kızları Esmâ (r.anhâ), yine Hz. Ebu Bekr’in oğlu Abdurrahman (r.a.), Abdullah İbn-i Ömer (r.a.), Osman bin Talhâ (r.a.) hazretleri gibi sahabe i kiramın büyüklerinden birçok zatların kabirleri de buradadır. Ayrıca Hz. Peygamber’in oğulları Kâsım ile Abdullah’ın kabirleri de buradadır.

Cennet-ül Muallâ işte bu yönlerinden dolayı biz Müslümanlar için önemli ve mukaddes bir kabristanlıktır.  Hac ve umre seyahatleri esnasında ziyaret edilen mübarek mekânlar arasındadır.

SEVR MAĞARASI

Peygamber efendimizin (s.a.v.), Hz. Ebubekir efendimiz ile birlikte, Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye hicreti esnasında müşriklerden gizlenmek için 3 gece kaldıkları mağaradır. Mağaraya önce Hz. Ebu Bekir efendimiz girerek zararlı bir şey olup olmadığını kontrol etmiş, ardından Rasülüllah Efendimiz teşrif etmiştir. Burada kaldıkları süre boyunca Hz. Ebu Bekr’in oğlu Abdullah, gündüzleri müşriklerin arasında dolaşıyor, geceleri malumat getiriyordu.

Efendimiz (s.a.v.) ve Hz. Ebubekir (r.a.) bu mağarada kaldıkları süre boyunca 3 mucize meydana gelmiştir. Bunlar şu şekildedir: Hz. Ebu Bekir’in ayağını yılan sokmuş, Rasülüllah Efendimiz (s.a.v.) mübarek tükürüklerini sürmüş, o anda acısı geçip şifa bulmuştu. Onlar içeri girdikten sonra Allah’ın emriyle mağaranın ağzına örümcekler ağ germiş ve güvercinler yuva yapmışlardı. Müşrikler mağaranın önüne kadar gelmişler, içlerinden biri aramak istemiş, Ümeyye bin Halef ona; “Orada ne işin var, aklını mı yitirdin? Orada Muhammed doğmadan örümcekler ağını germiş, kuşlar yuva yapmış” deyince mağaraya girmekten vaz geçtiler. Hz. Ebu Bekir; “Müşrikler mağaraya yaklaştıkları zaman ayakları görülüyordu. Dedim Ki: “Ya Rasülallah, başlarını eğseler bizi görürler.” Peygamberimiz (s.a.v.) : “Sus ya Ebâ Bekr, bu ikinin üçüncüsü Allah’tır” buyurdu. Efendimiz (s.a.v.) Cuma, Cumartesi ve Pazar gecelerini orada geçirdi. Üç gün üç gece mağarada gizlenmeleri, tedbir içindi. Müşrikler, onların Mekke civarından uzaklaşmış olduklarına kanaat getireceklerdi. Üç gün sonra, daha evvel kararlaştırıldığı üzere kılavuz olarak tutulan Abdullah b. Üreykit de, kendisine teslim edilen iki deveyle birlikte kendi devesi de yanında bulunduğu hâlde Pazartesi günü seher vakti Sevr Dağının eteğine geldi ve Medine-i Münevvere’ye doğru sahil yolundan hareket edildi.

ARAFAT

Arafat, Taif yolu üzerinde düz bir alanda yer almaktadır. Hac ibadetinin en önemli rüknü olan vakfenin yapıldığı yerdir. Mekke-i Mükerreme’nin 25 km. güneydoğusunda bulunmaktadır. Bu mübarek mevkiye “Arafat” denilmesi; bilmek manasındaki marifetten gelip;  Hz. Âdem ile Havva Validemiz yeryüzüne indikten uzun zaman sonra birbirlerine kavuşup birbirlerini tanıdıklarından dolayı denildiği rivayet edilmiştir.  Diğer bir rivayete göre ise, insanlar burada Cenab-ı Hakk’ın yüceliğini, azametini, kendilerinin acizliğini itiraf etmişlerdir. Nitekim Hz. Âdem ve Havva anamız Arafat’ta şöyle yalvardılar: “Ey Rabbimiz! Biz nefislerimize zulmettik. Eğer sen bizi bağışlamaz, bize acımazsan biz perişan olanlardan oluruz.” (A’râf, 23) Bu yalvarmalarına mukabil Allâh-ü Teâlâ “şimdi kendinizi bildiniz” manasına gelen “Arafat” buyurmuştur. İşte bu rivayetlerden ötürü bu bölgeye “Arafat” ismi verilmiştir.

Günümüzde de dünyanın dört bir tarafından gelen insanlar bu alanda buluşup, tanışarak bu bölgeyi ziyaret etmektedir. Aynı şekilde hazreti Allaha acizliklerini, günahlarını beyan edip af dilemektedir.

MİNA

Mina, Kâbe’ye 6 kilometre uzaklıkta bulunan ve Harem-i Şerif sınırları içerisinde yer alan mübarek bir mekândır. Hazreti Allah’ın rahmet ve bereketinin bol olduğu yer manasına gelmektedir. Men ve ihsan manasındadır.

Mina’nın mübarek bir yer olmasını bizlere anlatan birçok hadise vardır. Bunlardan bazıları işte şunlardır:

  • Âdem cenneti burada temenni (arzu) etmiştir.
  • Cenâb-ı Hakk burada Hz. İbrahim’e ve bütün kullarına menn (lütuf) ta bulunmuştur.
  • İnsanların bayram günlerinde burada toplanıp Allah’a yaklaşıp azabından emin olma ümidi ile burada kurban kesmektedir.
  • İbrahim’in şeytanı taşladığı, Oğlu İsmail (a.s.)’a bedel olarak koç kestiği yer Minadır.
  • Mescid-i Hayf’ın bulunduğu,
  • Mürselat ve Nasr sureleri burada nazil olmuştur.
  • Ensar ile birinci ve ikinci Akabe biatları burada yapılmıştır.
  • Teşrik günlerinde Rasülüllah (s.a.v.) Efendimiz’in gecelediği yer burasıdır.

MÜZDELİFE

Arafat ile Mina arasında yer alan bu mübarek mekâna Müzdelife ismi verilmektedir. Burada Müzdelife vakfesi yapılmaktadır. Harem-i Şerif sınırları içerisinde yer almaktadır. Müzdelife, Hz. Âdem ile Hz. Havva Validemizin Arafat’tan sonra zifaf oldukları (buluştukları) yerdir. Müzdelife, Peygamber Efendimiz’e üzerinde kul hakkı olanların da bağışlanacağına dair müjdenin verildiği yer olarak bilinmektedir. Bu açıdan dolayı biz Müslümanlar için oldukça önemli bir yerdir.

Müzdelife’de vakfe yapmak vaciptir. Peygamber Efendimiz, Veda haccında Arafat vakfesinin ardından Müzdelife’ye gelip Kuzah tepesine yakın bir yere inerek yatsı vaktinde akşamla yatsı namazını birleştirerek kıldırdı. Rasülüllah Efendimiz fecre kadar dinlendikten sonra erkence kalkıp sabah namazını kıldırdı. Daha sonra devesine binerek Kuzah tepesine geldi ve Cenab-ı Hakk’ın; فإذا أفضتم من عرفات فاذكرواالله عندالمشعرالحرام “Arafat’tan indiğiniz zaman Meş’ari Haram yanında Allah’ı zikredin” emri doğrultusunda kıbleye dönüp tekbir ve tehlil getirdi, dua etti. Ortalık ağarıncaya kadar vakfesini sürdürdü. Güneş doğmadan Mina’ya hareket etti.

Müzdelife Vakfesinin Zamanı: Peygamber Efendimiz’in güneş doğmadan Müzdelife’den ayrılmasını esas alan Hanefilere göre vakfenin zamanı, kurban bayramı günü Fecri Sadık’ın doğması (sabah namazı vaktinin girmesi) ile başlar, güneşin doğması ile biter. Bu süre içinde az bir vakit dahi olsa Müzdelife’de bulunursa vacip yerine gelmiş olur. Hanefi mezhebine göre fecirden önce veya güneş doğduktan sonra yapılan vakfe geçerli değildir

AKABE MESCİDİ

Şeytan taşlama yerinin hemen yanında bulunan Akabe Mescidi, büyük şeytan olarak adlandırılan yerin yaklaşık 300 metre yakınındadır. Akabe biatleri burada yapılmıştır. Birinci Akabe Biatı Efendimiz’in peygamberliğinin 12. Senesinde Medine’den hac niyeti ile gelen Evs ve Hazrec kabilelerine mensup 12 kişi ile yapıldı. Bundan bir sene sonra yine hac mevsiminde 75 kişi ile ikinci biat yapılmıştır. “Biat’ül Akabe-i Kübra “ olarak isimlendirilmektedir. Mekke-i Mükerreme’de ziyaret edilen yerler arasında muhakkak görülmesi gereken yerler arasındadır.

Leave A Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *

×